14 Ağustos 2012 Salı


14.08.12 – 15:24

-En yakınım dediğim bile unuttu beni; ne bok yicem ben şimdi?


Benim psikolojim bozuk arkadaş! Yani ben ki böyle en önemli  yerde bile kendime ağlayacak bi şeyler bulabilecek bi kızım. Kesinlikle özgüven sorunu değil, ondan da eminim. Şimdi benim aile bireylerinin arası pekiyi değil annem ve babam boşanma davalarında geziyor. Bende bildiğim ama kimseye anlatamadığım sırlarımı içime içme atıp duruyorum; ne kadar boktan bişi olduğunu sadece yaşayan bilir zaten. Böyle bu salakça şeyi yapa yapa o dertler benim içimde birikiyor. Onları dışarı atmanın tek yolu da ağlamak benim içim. Ve benim ağlamaya başlamam için minicik bir neden yeterli; mesela geçen gün bir dizi vardı benim çok beğendiğim ama sadece 1-2 bölümünü izlediğim. o dizi final yapacakmış; ben bunu duydum başladım göt gibi ağlamaya. Görsen sanki anamı babamı doğramışlar, böğüre böğüre ağlıyorum ve kendimi suçluyorum “belki ben de izleseydim düzenli olarak az kişi izlediğinden bitirmeyeceklerdi diziyi işte” diye. Annem soruyor “iyi misin Pamela neden böyle ağlıyorsun?” diye ben daha da bağırarak ağlıyorum bu sefer. Sonra bir anda susuyorum ve gülmeye başlıyorum, kalkıp çıkıyorum mekândan; bu kadar rezillik yeter diyerekten. Hiçbir arkadaşıma söylemedim böyle ruh hastası gibi ağlamaya meyilli olduğumu; biri dışında. Ben bundan “Jerry” diye bahsedeyim kendisi dolaylı yollardan ona aşık ta. Şimdi ben bu Jerry ile okulda bayağı yakındım; gerçi hala yakın sayılırız ama neyse. Okul bitti lisede ikimizde ayrı okullara gidecez ama hiç ayrılmıcaz hep telefon falan edicez dışarıda buluşcaz diyoruz. Sonra ne mi oldu bu orospu çocuğu beni ortada koydu kaçtı ibne kızın birinin yanına; bende her şeyi başkalarından duymaya çalışıyorum. Ben jerry’ i evinde oturuyor zannederken bunlar beraber fittness’ a falan gidiyorlarmış. Bende bu ibneyle bi daha konuşmayacağım diye kendi kendimi avutuyorum. Aradan 10 gün geçti –ve evet günleri bile saydım- bu beni arada bi hafta sonu bu beni aradı. “ay ne yapalım benim canım sıkıldı. Çarşamba ben size geleyim gezelim” falan dedi. Bende gönülsüzce tamam dedim. Kendimi sakin ve soğuk tutmaya çalışıyorum ama Salı akşamı oldu Jerry beni aradı. Benim vücut bildiğim 8 çiziyor olduğum yerde. Ben dedim yarın geliyor musun diye böyle soğuk bir tavırla konuşmaya çalışıyorum ama yok anam olmuyor vallahi; konuşuyorum kızla sonra telefon ahizesini kapayıp kıkır kıkır gülüyorum. Sonra bu demez mi “ya biz şu arkadaşla fitness’ a gittik te benim belim çok kötü ben gelemicem ama Cumartesi söz tamam mı?” dedi bende hiç bi cevap vermeden kapadım telefonu suratına. Ama nasıl kızıyorum kendime “bak kendine verdiğin sözü tutsaydın hiç konuşmayacaktınız sende hiç kırılmayacaktın” diye düşünüp bir yandan da usulca ağlıyorum. Neyse ben bir şekilde Cumaya kadar sabrettim akşam beni arasın diye bekliyorum. İki arada sıkıştım iyi mi düşüneyim kötümü diye. Ben hep beyni melek; kalbimi ise şeytan olarak görürüm. Melek hep gerçeği söyler sana ne kadar koysa da. Beynim diyor “bu gene bi’ şey bulacak ekecek seni ya da belki seni unutup hiç aramayacak seni. Bak demedi deme.” Her ne kadar beynime hak versem de kalbimi dinliyorum. “Yok, o unutmaz da ekmezde beni” diye iç sesimle tartışıyorum. Sonunda bu aradı beni; benim götüm başım ayrı oynuyor tabi. Dedi ki ”ya benim yarın dersim var 11’de ondan sonra da bipçi ile fitness’ a gidecem ama istersen sabah gezelim” ben apıştım kaldım olduğum yerde nasıl kızarıyorum sinirden! Beynimde ben kazandım diye böğürüp duruyor kafamın içinde. Ben zaten 10’ da uyanıyorum ve o da bunu çok iyi biliyor. Küfür ediyor sanki bana! Bildiğin daşşak geçiyor benle bu! Ben de “ben geç kalkarım zaten artık başka zaman” dedim tam konuşacakken de kapadım o telefonu suratına ama 10 kere arasa, 10 kere o telefonu suratına kapatıp onu delirtsem yetmez bana. İnşallah orada sizi bi güzel sikerler! hayatınız boyunca 70 kilodan aşağı inmek nasip olmasın size! Orada bütün paranızı alsınlar ama 1 kilo bile zayıflayamayın! Kaslı kaslı oğlanlar yanınızdan geçerken bıngıl bıngıl sizi görsünde suratlarındaki o tiksinç ifadeyi ağlaya ağlaya izleyin inşallah.!!  Hayal gücüm buraya kadar. benim yerime onlara beddua edenlere çok teşekkür ederim

2 Ağustos 2012 Perşembe

Lise Korkusu

Beni lise sonda zanneden çoktur çünkü maalesef yaşıtlarımdan daha uzun boyluyum -1.80 falan- ama ben daha 15 yaşındayım yahu! Liseye gideceğim ve ben daha düne kadar kendimi kesinlikle buna hazır hissediyordum da ta ki bir kaç ay öncesine kadar.. Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim, hemen anlatayım. Şimdi benim babam polis ve deprem olduktan sonra gönüllü olarak Van'a tayinini aldı. Bir kaç gün öncede sürpriz şekilde (!) eve geldi. neden olarak bizi özlediğini ve bana lise seçimlerim hakkında bir karar almada yardım etmeye geldiğini söyledi -velim o da.-. neyse bi' şey demedim, oturdum. 
Bu bigün sabah aldı beni götürdü benim dershaneye. Hocalarımla falan konuştu sonra beni aldı TED Kolejine götürdü. Benim nereye gideceğimizden haberim yok! Geldik mi kolejin önüne? ben göt gibi kaldım orada öle tabi. Güvenlikçi amca bana ben ona bakarım; bu ne böyle arkadaş! 10 saniyede intihar kararı aldırıyor adam bana (babam). insan bi haber falan verir de' mi? Koca okula Bal Parmak fabrikasını görmüş ayı bakmazdım o zaman. hiç olmazsa ne biliyim fiyakalı bir giriş falan yapardım. Gerçi etrafta da kimse yok fakat.. neyse biz girdik okula; tabi ben hala düşünüyorum biz mi okula giricez yoksa okul mu bize girecek diye falan... sonra biz bulduk lise bölüm başkanını; daldık adamın odasına. Aman bir de ne göreyim! Adam benim eski edebiyat hocam çıktı. Ya ben de hiç sevmem böyle işleri. yaz tatilinde sıra arkadaşımı görürüm ama yüz vermem öyle biriyim yani. Odaya girdik ama ben hala düşünüyorum acaba ben adamı tanımamış gibi yapsam beni tanır mı? ama zaten adam ayda yılda bir öğretmen eksiğimiz olduğu zamanlarda dersimize girerdi; gerçi o zamanda ben hep arka sırada sessizce oturup defterine çöp adamlar çizen bi insan olduğumdan beni hatırlama olasılığı az diye düşündüm. Ama bu adamın neşeli ve fazlasıyla sırnaşık karısı olan -bizzat benim Türkçe hocamdır kendisi- kadını hesaba katmadım valla.. adam birilerine telefon açıyo. bende düşünüyorum bu adama sekreter lazım diye. o bok telefonun kapanmasıyla benim de hayatımın  senesi karanlığa gömüldü. Kadın kapıdan girdiği anda kocasını falan unuttu; sanki hayatı buna bağlanmışcasına bana bi' sarıldı. Ak ciğerlerimi söktü, ağzımdan çıkardı yani. ben de mecburen sarıldım ama içimden kadının ağzını açık bırakacak küfürler ediyorum. neyse bunun elinden zorda olsa kurtuldum. ben bu kadına KüçükKırmızı diyorum çünkü kısa boylu ve kırmızı saçları var.sonra biz bayağı konuştuk falan.sadece beni aldı bu KüçükKırmızı okulu gezdirecek güya sanki ben içeride para muhabettinin geçtiğini anlamayacak kadar salağım! Neyse biz çıktık dışarı o sırada da teneffüs zili çaldı. Çocuğun biri kapıyı açıp öyle bir ileri atıldı ki bu ikisi üst üste yere düşüyordu az kalsın. ben biraz kıkırdadım ama susturdum kendimi. bizim KüçükKırmızı çekti çocuğu kenara sikecek beynini -kendimden biliyorum yani-. onları izlerken yanımdan bir kız grubu geçti kelimelerle anlatılamazlar o derece. 5 kişi falanlar ama bayağı etki bırakıyorlar. onlara baktım onlar bana baktı. Bakıştık yani öyle bi de bende bi huy var biriyle göz göze gelince ilk o gözlerini kaçırcak ben bildiğin dalıyorum. kız bana baktı hep beraber gülüp geçtiler yanımdan bende arkalarından bakıp onlara küfür etmekle yetindim. Tam önüme dönücem salağın biri bacağıma bişey attı. bende refleks olarak "OhA!" şeklinde anırdım resmen. yere baktım tenis topu; karşıdaki sınıfa baktım. çocuğun biri pişmiş kelle gibi sırıtıyo. bende.....
devamını sonra anlatırım :D